Yaşlı Dul Kadın Tüm Öğrencileri Sırayla Elden Geçirdi
21 yaşındayım, esmer, uzun boylu ve çevremdeki pek çok kişinin “gayetyakışıklı” diye tanımladığı bir delikanlıyım. Üniversiteye büyük hayallerle geldim. Lise yıllarında, hormonlarımın da etkisiyle, kendimi bir kız sürüsünün koynuna atacağım, seks hayatımın patlama yapacağı bir dönem hayal etmiştim. Ama ne yazık ki işler planladığım gibi gitmedi. İlk senem bitmek üzereyken, bırakın bir kız arkadaş edinmeyi, dişi sinek bile bana yanaşmamıştı. İçimde biriken azgınlık ise anlatılamayacak kadar büyüktü. Anladım ki mesele sadece yakışıklılık değil; maddiyat da bu işin önemli bir parçasıydı. Maalesef bu konuda elim boş, cebimde sadece öğrenci bütçesi var.
Üç kişi, bir bekar evinde kalıyoruz. Evimizin şartları ne çok iyi ne de çok kötü; tam anlamıyla orta halli diyebiliriz. Ama bu ev için ederinden fazla kira ödediğimiz de bir gerçek. Çünkü bu şehirde erkek, bekar ve öğrenci olunca ev bulmak pek kolay değil. Ev sahipleri genelde “Bu gençler evi dağıtır” diye düşünüyor. Neyse ki dul ve bir hayli olgun bir kadın olan Handan teyze bize evini kiraladı. Handan teyze 55-56 yaşlarında, birkaç evi olan, kiralar ve emekli maaşıyla geçinen, hali vakti yerinde bir kadın. İlk başlarda bize karşı aşırı ilgiliydi. Sürekli “Evladım, nasılsın?”, “Bir şey lazım mı?” diye sorar, arada bir ev yapımı kek, börek getirirdi. Biz de bu ilgiyi, bizi evlat yerine koymasına yorduk. Ta ki ev arkadaşım Emre bir gün bombayı patlatana kadar: “Ben Handan teyzeyi siktim.”
İlk duyduğumda inanmadım, “Hadi lan, yalan atıyorsun!” dedim. Emre gülerek detayları anlatmaya başladı. Olayın üzerinden birkaç hafta geçmişti ki bir gün merdivenlerden çıkarken Handan teyzenin kapısı aniden açıldı. “Evladım, gel bi çay içelim!” dedi. Normalde bu tür davetleri nazikçe geçiştirirdim ama Emre’nin anlattıkları aklımı çelmişti. İçimdeki şeytan dürtüyordu: “Madem kadın veriyor, neden olmasın?” Hem zaten bir senedir içimde biriken azgınlık, mantığımı gölgelemişti. Kapıyı geçip içeri girdim.
Sohbet önce masumane başladı. “Evladım, ne kadar yakışıklısın, senin gibi delikanlıyı kaparlar hemen!” gibi iltifatlarla lafı dolandırıyordu. Ama gözlerindeki o bakış, sesindeki o ton, bir şeylerin masum olmadığını hissettiriyordu. Ben de pek saf değilim, niyetimi belli ettim. Zaten o da fazla bekletmedi. Bir anda elini omzuma attı, “Yoruldun mu evladım, gel biraz rahatla,” dedi ve birden diz çöküp sakso çekmeye başladı. O an yaşadığım şoku tarif edemem. 55 yaşında, olgun bir kadınla, hayatımın ilk cinsel deneyimini yaşıyordum. Ama garip bir şekilde, halimden memnundum. Belki de bir senedir biriken o çaresiz azgınlık, her şeyi kabul edilebilir kılıyordu.
Deneyimsizliğim yüzünden ilk birkaç dakika içinde kendimi kaybettim. Ama o an öyle bir enerjiyle doluydu ki, durmak istemiyordum. Handan teyze de oldukça istekliydi. Yeniden başladık, bu sefer daha kontrollüydüm. Onun inlemeleri, benim içimdeki ateşle birleşince, kendimden geçmiştim. Deliler gibi sevişiyorduk. Olay bittiğinde, biraz şaşkın, biraz da gururlu bir şekilde eve çıktım. Evde Hakan vardı. “Hakan, Handan teyzeyi siktim,” dedim. Hakan kahkaha attı: “Geç kalmışsın, geçen hafta bana da verdi!” Meğer Handan teyze, evdeki üç öğrenciyi de sırayla “elden geçirmiş”. Şok olmuştum ama bir yandan da gülüyordum. Kadın resmen bir öğrenci avcısıydı.
Şimdi düşününce, bu hikâye belki bazılarına garip, hatta uçuk gelebilir. Ama ben halimden memnunum. En azından “milli” oldum, hem de hiç beklemediğim bir şekilde. Handan teyze hâlâ arada bir kapıyı çalıp “Evladım, nasılsın?” diye soruyor. Biz de gülerek geçiştiriyoruz. Ama içten içe, bu evde geçireceğim diğer yıllar neler getirecek, merak etmiyor değilim.
Bir yanıt yazın